Dudaktan Kalbe Romanı herkesi etkisi altına alacak…
Reşat Nuri Güntekin, 25 Kasım 1889 yılında İstanbul’da doğdu. Edebiyat hayatına 1918’de ”Harabelerin Çiçeği ” adlı romanı ve ” Eski Ahbap” adlı öyküsüyle başlar.
Ününü Çalıkuşu adlı romanı yazarak almıştır.
Yazarın Çalıkuşu, Yaprak Dökümü, Akşam Güneşi ve Dudaktan Kalbe adlı romanları sinema ve televizyon filmi olarak uyarlanmıştır. Yapıtlarında, yanlış batılılaşma anlayışını, bozulan insani ilişkileri işlemiştir.
13 Aralık 1965’da tedavi görmek için gittiği Londra’da hayata gözlerini yummuştur.
Dudaktan Kalbe Romanının Özeti…
Hüseyin Kenan, mavi gözlü, esmer ve zayıf bir gençti. Annesi Melek Hanım ailesinin rızası olmayan Nail isimli bir adamla kaçarak evlenmişti. Nail’in sabıkası vardı.
Nail’in beraatine karar verilmişti. Ailesi Melek’i hayatlarından silerek unutma kararı aldılar. Yıllar geçti Melek’in Kenan ve Afife adında çocukları oldu. Nail Bey ise çocuklarına bakamıyor, zorluk çekiyorlardı.
Nail Bey çocuklarının aç kalmaması için hırsızlık yapmayı göze aldı. Tutuklanarak hapse girdi. Melek hanım ailesinden yardım istedi. Fakat hiçbir kardeşi yardım edecek kadar varlıklı değildi.
Yalnız kardeşi Sait’in durumu iyiydi. Sait Bey kardeşini kocasından boşatarak yanına aldı. Aile için konakta günler zor geçmeye başladı. Çünkü Sait Kenan’ı hiç sevmiyordu.
Kenan bu konakta ilk defa bir arkadaş edindi. O da kendinden yaşça büyük olan Şem-i dedeydi. Kenan zorla mühendislik okulunu bitirdi. Ancak içinde tutuşan bir musiki aşkı vardı.
Kenan okulunu bitirdikten sonra Avrupa’ya gitti. Avrupa’da musiki yeteneğini ilerletti. Şan ve şöhret kazandı. Kız kardeşinin evlendiğini duyunca onları görmek için geri gelir. Dayısının komşusu olan Münir Bey, arkadaşının kızı Cavidan’la Kenan’ın evlenmesini ister. Kenan ve Cavidan nişanlanırlar.
Dudaktan Kalbe Reşat Nuri’nin kurgu bakımından biraz zayıf bulduğum tek romanıdır. Yine de Lamia ve Kenan’ın aşkı şehirler arasında sürüklenirken, ilişkinin yaşadığı özlemler birbirlerine karşı sevgilerinin azalmasının önüne geçmiştir. Şayet aralarındaki ilişki okuyucuyu çoğu zaman merakta ve üzüntü içerisinde bırakabiliyor. Yanlış kararların nelere etki ettiğini anlatıyor. Gerçek mutluluğun sevilen insanlarla beraber olduğu şöhrette olmadığı vurgulanıyor.