İnsan ne ile yaşar Tolstoy… Tolstoyun bu ölümsüz eseri aslında insanın kendi sahip olduklarıyla tatmin olabileceğini gösteriyor.

İnsan ne ile yaşar Tolstoy… İnsan; sahip olduklarının aslında insanın kendisine fazlasıyla yettiğini anımsatıyor.

Tolstoy ‘insan ne ile yaşar’ kitabıyla hayata farklı gözle bakmayı hedefletiyor. Anna Karenina ve Savaş ve Barış gibi dünya edebiyatına kazandırdığı başyapıtlarla adından söz ettiren Lev Nikolayeviç Tolstoy; yaşamının son otuz yılını din, devlet, özgürlük gibi kavramlarla belirginleştirerek insanlara aktarmıştır.

‘İnsan ne ile yaşar’ kitabında Tolstoy; insan yaşamına dair soruları sorarak ve cevaplayarak, iyiliğin ve kötülüğün ölümle bağdaştırılarak insanlara ibret verici örnekleri vermiştir.

Bu kitabı herkes okumalı, hayattan ders almalı…

İnsan ne ile yaşar sorusunun en güzel cevabı olan bu kitap aslında gerçekle ilişkinizdeki en iyi başlangıcınız olabilir.

Bu kitapta Simon adlı bir tüccar ailesiyle küçük bir kasabada yaşıyordu. Durumları da pek iyi değildi. Kış gelmişti ısınacak bir deriye ihtiyaçları vardı ayakkabı tamirciliği yapan bu adam borç verdiği köylülerden parasını alırsa deriyi alabileceğini düşündü.  Köylüler paralarının olmadıklarını söylediler.

Simonla çalışmaya başlayan adam, çok sevindi. Dükkanlarına zengin bir adam geldi ve ayakkabısını diktirmek istedi. Michael adama bakarak ikinci kez gülümsedi. Michael çok çalışkandı ve ustasını geçmeye başlamıştı ayakkabı yerine terlik dikti. Simon bunu görünce kalfasına çok kızdı.

Bu kitapta Tolstoy insana bir şeyler öğreten, ders veren bazı hikayeler anlatarak insanların elindekilerle tatmin olabileceğini hatırlatıyor.

Kitabın başlangıcı isminden de anlaşıldığı gibi İnsan Ne İle Yaşar?

Simon adlı bir tüccar ailesiyle küçük bir kasabada yaşıyordu. Durumları pek de iyi değildi. Kış gelmişti ve ısınacak bir deriye ihtiyaçları vardı. Adam ayakkabı tamirciliği yapıyordu. Bunu alabilecek kadar parası yoktu. Adam borç verdiği köylülerden parasını alırsa deriyi alabileceğini düşündü. Fakat köydeki kişiler Simon’a paralarının olmadığını söylediler. Simon çok üzüldü.

Elindeki parayla bir meyhaneye girdi ve şarap aldı. Meyhaneden çıkışta; kilisenin önünden geçerken, çıplak bir adam gördü. Adamın üstüne bir şeyler giydirdi, adamı alıp evine götürdü. Adamın karısı başta bu adama yakınlık göstermedi; ama sonra adama alıştı. Adam geldiğinden beri ilk kez gülümsemişti. Simon buna çok şaşırdı. Adam, Simon’la birlikte ayakkabıcıda çalışmaya başladı. Adamın adı Michael’di.

Bir gün dükkanlarına zengin bir adam geldi. Ayakkabı diktirmek istedi. Michael adama bakarak ikinci kez gülümsedi. Michael çok çalışkandı ve ustasını geçmeye başlamıştı; fakat bu adama, ayakkabı yerine terlik dikti. Simon bunu görünce çırağına çok kızdı. Biraz sonra zengin adamın yardımcısı geldi ve adamın öldüğünü, ayakkabı yerine terlik dikilmesi gerektiğini söyledi. Simon ve eşi buna çok şaşırdılar.Başka gün ise Simon’un evine ikiz kızları olan bir kadın geldi. Michael bunu görünce üçüncü kez gülümsedi. Kadın, Simon’un eşine bu kızların kendi öz   kızları olmadığını söyledi. Kızları için ayakkabı diktirmek istedi. Michael kadın gittiğinde birden melek şekline girdi. Simon ve eşi yine çok şaşırmışlardı.

Michael aslında kendisinin bir melek olduğunu, tanrıya karşı geldiği için cezalandırıldığını söyledi. Tanrının gerçekleri görmesi için ve bazı soruların cevabını bulması için, dünyaya gönderdiğini söyledi.

Simon ‘un eşinin kendisine merhametli davranmasıyla sevgiyi anladığını, zengin adam dükkana geldiğinde; arkadaşı ölüm meleğini yanında görüp gülümsedi. İkiz kızları gördüğündeyse insanın tek yaşayamayacağını anlamıştı. Bunlardan sonra artık gitmesi gerektiğini söyledi ve kayboldu…
O an karnından yaralanmış biri yoldan geçiyordu. Kral o kişiye yardım etti, adamın yaralarını temizledi. Bunun üzerine adam uyanıp, kraldan özür diledi. Aslında kralı öldürmek istediğini ama saraya gittiğinde kralı bulamayıp buraya geldiğini anlattı. Kral adamı affetti. Bunun üzerine bilge krala dönüp şunları söyledi hayatta en önemli an şimdidir.

Bu hayatta en önemli olan şeyler iyiliklerdir. İnsana ne kadar toprak lazımdır, aslında insan gerçekten ne ile yaşayabilir ki…

Köylü bir adam olan Pahom, elindeki paraları toplayarak köyde arazi aldı. O günden sonra hırsı daha da büyüdü. Bir gün başka bir adam gelip az miktarda parayla, daha fazla toprak veren bir yer olduğunu söyledi.

Pahom adamı dinleyerek, sözü edilen yere gitti. Oradaki adamlara hediyeler verdi.

Bu kadar olaylarından ardından başlarından birçok şey geçti.

Gabriel’le İvan’ın ailesi birlik olup yeniden evlerini inşa ettiler, aile arasındaki kavga bitti ve sonuna kadar mutlu mesut yaşadılar.